Madde kullanımı ve İlişkili Bozukluklar
Madde kullanım bozukluğu (MKB), kişinin beynini ve davranışını etkileyen, zararlı sonuçlarına rağmen zorlayıcı veya kontrol edilmesi zor, madde arama ve kullanımı ile karakterize olan kronik bir hastalıktır. Beyindeki bu değişiklikler uyuşturucu kullanan kişilerde görülen sorunlu davranışlara yol açabilir. Uyuşturucu bağımlılığına giden yol, gönüllü uyuşturucu alma eylemiyle başlar. Ancak zamanla kişinin bunu yapmamayı seçme yeteneği tehlikeye girer. Başlangıçta tercih olarak başlayan durum zamanla bir zorunluluğa dönüşmeye başlar. Maddenin aranması ve alınması kompulsif bir hale gelir. MKB, hafif ile şiddetli arasında değişebilir ve en şiddetli şekli bağımlılık olarak anılır.
Madde kullanım bozukluğu belirtileri dört kategoriye ayrılır:
-
Bozulmuş kontrol; maddeyi kullanmak için şiddetli bir istek duyma veya aşerme; madde kullanımını azaltma veya kontrol etme arzusu veya başarısız girişimleri
-
Sosyal sorunlar; madde kullanımı işte, okulda veya evde önemli görevlerin tamamlanamamasına neden olur; madde kullanımı nedeniyle sosyal, iş veya boş zaman etkinliklerinden vazgeçilir veya kesilir
-
Riskli kullanım; madde riskli ortamlarda kullanılır; bilinen sorunlara rağmen kullanıma devam edilir
-
Madde etkileri; tolerans (aynı etkiyi elde etmek için daha büyük miktarlara ihtiyaç); yoksunluk belirtileri (her madde için farklıdır)
MKB’li bireylerin yaşamları boyunca yaklaşık yarısının aynı zamanda birlikte ortaya çıkan bir ruhsal bozukluk yaşarlar. Birlikte ortaya çıkan bozukluklar arasında anksiyete bozuklukları , depresyon , dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) , bipolar bozukluk , kişilik bozuklukları ve şizofreni sayılabilir.
İnsanlar aşağıdakilere bağımlılık geliştirebilir:
-
Alkol
-
Esrar
-
PCP, LSD, halüsinojenik mantar ve diğer halüsinojenler
-
Boya inceltici ve yapıştırıcı gibi inhalanlar
-
Eroin ve morfin, kodein, oksikodon gibi opioid ağrı kesiciler
-
Sedatif, hipnotik ve anksiyolitikler
-
Kokain, metamfetamin ve diğer uyarıcılar
-
Tütün
-
Yeni nesil uyuşturucu maddeler (Sentetik kannabinoidler, katinonlar, opioidler vb.)
MKB her kesimden ve her yaş grubundan insanı etkilemektedir. Tüm uyuşturucuların kullanımı, erkekler arasında genellikle daha yüksektir.
Avrupa Birliği’ndeki yetişkinlerin (15-64 yaş arası) yaklaşık 83 milyonunun veya %28,9’unun yaşamları boyunca en az bir kez yasa dışı uyuşturucu kullandığı tahmin edilmektedir.
Esrar en yaygın kullanılan uyuşturucudur (yaşam boyu kullanım % 27,2) ve kullanım yaygınlığı diğer maddelerin yaklaşık beş katıdır.
AB ülkelerinde sırasıyla diğer maddelerin yaşam boyu kullanım oranları; kokain % 4,8; ekstazi % 3,6; amfetaminler % 3; opioidler % 0,35.
2020’nin sonunda EMCDDA’nın Avrupa’da yaklaşık 830 yeni psikoaktif maddeyi izlediği rapor edilmektedir. Sentetik kannabinoidler ve katenonlar, 2019 yılında AB Üye Devletleri tarafından bildirilen ele geçirme sayısının neredeyse %60’ını oluşturmaktadır.
Nasıl bağımlı oluruz?
Çoğu uyuşturucu madde beynin "ödül devresini" etkileyerek dopamin salınımıyla birlikte kişinin kendini yüksek hissetmesine (öforiye) neden olur. Düzgün işleyen bir ödül sistemi, bir kişiyi yemek yemek ve sevdikleriyle vakit geçirmek gibi yaşam için gereken davranışları tekrarlamaya motive eder. Uyuşturucu madde kullanımı ödül devresini etkileyerek haz verici ancak sağlıksız davranışların pekiştirilmesine neden olur.
Kişi uyuşturucu kullanmaya devam ettikçe, ödül devresindeki hücrelerin buna tepki verme yeteneğini zamanla azalır. Bu kişinin maddeyi ilk aldığında hissettiği yüksekliğe kıyasla gittikçe etkinliği azalır. Kişi aynı yüksekliğe ulaşmak için daha fazla madde almaya yönelebilir. Madde ödül devresinin yapısını bozarak genellikle kişinin yemek, seks veya sosyal aktiviteler gibi bir zamanlar zevk aldığı diğer şeylerden zevk alma kabiliyetinin giderek azalmasına yol açar.
Uzun süreli kullanım aynı zamanda diğer beyin kimyasal sistemlerinde ve devrelerinde de değişikliklere neden olarak öğrenme, hafıza, yargılama, karar verme, stres ve davranış kontrolünü olumsuz etkiler. Bu zararlı sonuçların farkında olmasına rağmen, uyuşturucu kullanan birçok kişi, bağımlılığın doğası gereği bunları almaya devam edecektir.
Kısaca uyuşturucu kullanımıyla zaman içinde meydana gelen beyin değişiklikleri, bağımlı bir kişinin kendi kendini kontrol etmesine meydan okur ve yoğun uyuşturucu alma dürtülerine direnme becerisine müdahale eder.
Neden bazı insanlar uyuşturucu bağımlısı olurken diğerleri bağımlı olmaz?
Bir kişinin uyuşturucu bağımlısı olup olmayacağını hiçbir faktör tahmin edemez. Faktörlerin bir kombinasyonu bağımlılık riskini etkiler. Bir kişi ne kadar fazla risk faktörüne sahipse, uyuşturucu almanın bağımlılığa yol açma şansı o kadar artar.
Bağımlılıkta etkili faktörler:
-
Biyoloji: İnsanların doğuştan sahip olduğu genler, bir kişinin bağımlılık riskinin yaklaşık yarısını oluşturur. Cinsiyet, etnik köken ve diğer ruhsal bozuklukların varlığı da uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı riskini etkileyebilir.
-
Çevre: Bir kişinin çevresi, aile ve arkadaşlardan ekonomik duruma ve genel yaşam kalitesine kadar birçok farklı etkiyi içerir. Akran baskısı, fiziksel ve cinsel istismar, uyuşturucuya erken maruz kalma, stres ve ebeveyn rehberliği gibi faktörler, bir kişinin uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı olasılığını büyük ölçüde etkileyebilir.
-
Gelişim: Genetik ve çevresel faktörler, bağımlılık riskini etkilemek için bir kişinin hayatındaki kritik gelişim aşamalarıyla etkileşime girer. Her yaşta uyuşturucu madde kullanmak bağımlılığa yol açabilse de, uyuşturucu kullanımı ne kadar erken başlarsa, bağımlılığa dönüşme olasılığı o kadar artar. Bu özellikle gençler için sorunludur. Beyinlerinde karar vermeyi, yargılamayı ve kendi kendini kontrol etmeyi kontrol eden alanlar hala gelişmekte olduğundan, gençler özellikle uyuşturucu denemek de dahil olmak üzere riskli davranışlara eğilimli olabilirler.
Uyuşturucu bağımlılığı tedavi edilebilir mi?
Diyabet, astım veya kalp hastalığı gibi diğer birçok kronik hastalıkta olduğu gibi, uyuşturucu bağımlılığı da tümden iyileşen bir bozukluk değildir. Bununla birlikte, bağımlılık tedavi edilebilir ve başarıyla yönetilebilir. Maddeyi bırakan insanlar yıllarca ve muhtemelen tüm yaşamları boyunca nüksetme riski altında olacaklardır. Kişinin hastalığının doğası hakkında farkındalığı hastalığın kontrolü için önemlidir. Her hastanın uyuşturucu kullanım şekline ve birlikte ortaya çıkan tıbbi, ruhsal ve sosyal sorunlara göre uyarlanmış tedavi yaklaşımları iyileşmenin devam etmesine neden olabilir.
Uyuşturucu bağımlılığı önlenebilir mi?
Uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı önlenebilir. Aileleri, okulları, toplulukları ve medyayı içeren önleme programlarının uyuşturucu kullanımını ve bağımlılığını önlemede veya azaltmada etkili olduğunu gösterilmiştir. Kişisel olaylar, çevresel ve kültürel faktörler uyuşturucu kullanım eğilimlerini etkilese de gençler uyuşturucu kullanımını zararlı olarak gördüklerinde uyuşturucu kullanımından uzak durma eğilimindedirler. Bu nedenle, eğitim ve doğru sosyal politikalar insanların uyuşturucu kullanımının olası risklerini anlamalarına yardımcı olmada kilit öneme sahiptir. Kişiler çeşitli faktörler nedeniyle madde kullanmayı deneyebilir ve deneyenlerin bir kısmı tekrarlayan kullanımlarla bağımlılık riski altına girebilir. Önemli olan tehlikeli bir sonucunun olduğunu bildiğimiz bir şeyi hiç denememe konusunda iradi bir bilinç geliştirmektir.
Etkili uyuşturucu bağımlılığı tedavisinin temel ilkeleri
Etkili bir bağımlılık tedavi programının ilkeleri bilimsel araştırmalara dayanarak geliştirilmiştir.
-
Bağımlılık, beyin fonksiyonlarını ve davranışlarını etkileyen karmaşık ancak tedavi edilebilir bir hastalıktır.
-
Herkes için tek bir tedavi uygun değildir.
-
Tedavinin kolayca erişilebilir olması gerekir.
-
Etkili tedavi, hastanın sadece ilaç kullanımını değil tüm ihtiyaçlarını ele alır.
-
Tedavide yeterince uzun süre kalmak çok önemlidir.
-
Danışmanlık ve diğer davranışsal terapiler en sık kullanılan tedavi biçimleridir.
-
İlaçlar, özellikle danışmanlık ve diğer davranışsal terapilerle birleştirildiğinde birçok hasta için önemli bir tedavi unsurudur.
-
Tedavi planları sıklıkla gözden geçirilmeli ve hastanın değişen ihtiyaçlarına göre değiştirilmelidir.
-
Tedavi diğer olası ruhsal bozuklukları ele almalıdır.
-
Tıbbi destekli detoksifikasyon, bağımlılık tedavisinin yalnızca ilk aşamasıdır ve tek başına uzun süreli uyuşturucu kullanımını değiştirmek için yeterli olmaz.
-
Tedavinin etkili olması için gönüllü olması gerekmez.
-
Tedavi sırasında kaymalar meydana gelebilir, tedavi sırasında ilaç kullanımı sürekli olarak izlenmelidir.
-
Tedavi programları, hastaları HIV/AIDS, hepatit B ve C, tüberküloz ve diğer bulaşıcı hastalıklar açısından test etmeli ve onlara bu hastalıklara yakalanma risklerini azaltmak için atabilecekleri adımları öğretmelidir.
Uyuşturucu tedavi basamakları nelerdir?
Bağımlılık tedavisi, kişinin aşağıdakileri yapmasına yardımcı olmalıdır.
-
Sorunun tanınması ve maddeyi bırakmaya motive edilmesi
-
Uyuşturucu kullanmayı bırakma (detoksifikasyon)
-
Uyuşturucudan uzak durma (idame tedavisi)
-
Evde, işte ve toplumda üretken olma (rehabilitasyon)
Madde kullanımı kişinin yaşamının birçok yönünü etkilediğinden, genellikle birden fazla tedavi türü gereklidir. Çoğu kişi için ilaç ve bireysel ya da grup terapisinin bir kombinasyonu en etkili seçenektir. İlaçlar madde isteğini kontrol etmek, yoksunluk belirtilerini hafifletmek ve tekrarlamaları önlemek için kullanılır.
Davranışsal terapiler, uyuşturucu kullanımıyla ilgili tutum ve davranışlarını değiştirme, sağlıklı yaşam becerilerini artırma, tedavi uyumunu artırma konularında hastalara yardımcı olur. Hastaların uyuşturucu kullanma olasılıklarının en yüksek olduğu durumları tanımasına, bunlardan kaçınmasına ve bunlarla baş etmesine yardımcı olan bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımları etkili çözümler getirir. Motivasyonel görüşme, acil durum yönetimi, kısa terapiler, bilişsel davranışçı terapi, destekleyici terapi ve aile terapisi gibi tedavi yaklaşımları gerekli olabilir.
Yoksunluk tedavisi: Detoksifikasyon sadece sürecin ilk adımıdır. Amaç maddeyi bırakma sonrası ortaya çıkabilecek yoksunluk belirtilerini, tıbbi ve ruhsal sorunların kontrolünü sağlamaktır. İlaçlar ve cihazlar, detoksifikasyon sırasında yoksunluk belirtilerini kontrol etmeye yardımcı olabilir.
Nüks önleme: İdame tedavi bağımlılık tedavisinin önemli bir sürecini kapsar. Hastalar normal beyin fonksiyonunu yeniden kurmaya ve madde isteğini azaltmaya yardımcı olmak için davranışsal tedaviler ve ilaçlar kullanabilirler. Opioid (eroin, reçeteli ağrı kesiciler), tütün (nikotin) ve alkol bağımlılığının tedavisi için ilaçlar mevcuttur. Ayrıca uyarıcı (kokain, metamfetamin) ve esrar (marihuana) bağımlılığını tedavi etmek için başka ilaç geliştirme çalışmaları devam etmektedir.
Opioidler: Metadon, buprenorfin/ nalokson kombinasyonu(Suboxone ®), oral naltrekson ve depo naltrekson formülasyonları opioid bağımlılığını tedavi etmek için kullanılır. Beyindeki eroin ve morfin ile aynı hedeflere etki eden metadon ve buprenorfin, yoksunluk semptomlarını bastırır ve madde isteğini giderir. Naltrekson, opioidlerin beyindeki reseptör bölgelerindeki etkilerini bloke eder ve yalnızca detoksifiye edilmiş hastalarda kullanılmalıdır. Tüm ilaçlar, hastaların uyuşturucu arama ve ilgili suç davranışlarını azaltmalarına ve davranışsal tedavilere daha açık olmalarına yardımcı olur. Opioid yoksunluk semptomlarını azaltmaya yardımcı olmak için elektronik stimülasyon cihazı NSS-2 Bridge (Bu cihaz kulağın arkasına yerleştirilir ve belirli beyin sinirlerini uyarmak için elektrik darbeleri gönderir) ve opioid olmayan bir ilaç olan lofeksidin yurt dışında yeni endikasyon olan tedavilerdir.
Tütün: Nikotin yerine koyma tedavilerinin bant ve sakız formları, bupropion (Zyban ®) ve vareniklin (Champix ®) sigara bırakmada endikasyonlu ilaçlardır. İlaçlar, grup ve bireysel terapiler ve telefon bırakma hatları gibi davranışsal tedavilerle birleştirildiğinde daha etkilidir.
Alkol: Alkol bağımlılığını tedavi etmek için onaylı üç ilaç (naltrekson, akamprosat, disülfiram) kullanılmaktadır.
Birlikte ortaya çıkan durumlar:
Depresyon veya anksiyete gibi kişinin bağımlılığına katkıda bulunabilecek olası zihinsel sağlık durumlarını tedavi etmek için başka ilaçlar mevcuttur.
Yatarak tedavi, ayaktan tedavide başarısız olanlar, özellikle daha şiddetli bağımlılığı ve ciddi sorunları olanlar ya da birlikte ortaya çıkan ruhsal bozukluğu olanlar için tercih edilebilir.